Her şeyde kendini görmek isteyen ve isteği gerçekleştiğinde her yerde yalnızca
kendini gören kızın öyküsü anlatılır. Kız; bir gün karşılaştığı büyücünün
isteğini gerçekleştirmesinden sonra dağda, taşta ve diğer tüm varlıklarda
kendini bulur, kendini görür olur. Bilincin üzerine kurulu olduğu karşıtlık
söner gider...Varken yok olmanın ya da kendi olamamanın azizliği benliğini
sarar! Öykü kızın kendisinde yani bir gölde boğulmasıyla son bulur...
Ama aslında boğulmamıştır, boğulamazdı da... Öyküdeki kız metaforu, insan
imgeleminin, dinsel bilincin Tanrısıdır. Öyle bir Tanrı ki; ilkin kendi
varoluşunu ona inananlarda duyumsar. Kızın kendi güzelliğini görenlerde
varolması gibi Tanrı da inanan azizlerin yüreğinin en derinlerinde, öncesizliğin
ve sonrasızlığın ışığında şimdiye devinir. Bu tam da kızın büyücüden isteğini
dilemesinden önceki haline denk düşer. " Şimdi" öncenin ve sonranın birliğinde
ve karşıtlığında kuruludur. Kız kendisiyle şimdidedir. Ama "insan" bir gün o
büyücüden yani Tanrı' dan her yerde olmayı, her hissedişte kendisini duyumsamayı
ister : " Tanrı' dan Tanrı olmayı ister."
Tanrı ilk başlarda duraksar bu istek karşısında, ama insan o kadar güzeldir ki,
tüm sonluluğuna ve zamandalığına karşı evrenin uğruna yaratıldığı biricik
şeydir...Tanrı kendisinden vazgeçer ve İnsan-Tanrı, ideal ben ile parçalanmanın
birliğinden doğar.
İlk başlarda ideal olan, öyküde isteğinin gerçekleşmesiyle kendi bilincinde
olmayan bir mükemmelliği yaşayan kız; kendisine, göle girerken onda boğulur.
Kendisi olmayana, göle giriş kendinin duyumsanmasına yol açar. Kendi kendi
karşıtlığına seslenir, ses ona geri döner. Karşıtlık bilinçsiz mükemmelliği
parçalar birden, ışığın gündoğumuyla karanlığı parçalaması gibi. Ve uyku sona
erer. Suyun yüze çarpışı uyanıştır. Ve boğulmaz orda...Sular sığlaşır, kız
yeniden "kendisi" olur.
Tanrı' nın da kendisinde, yani insanda boğulmuş olması gerekirdi, ama gerekler
her zaman olma zorunluluğu taşımaz.
Tanrıyı ortaya koyan, onu göksel kayralarda yaşatan ve kendisinden uzaklardaki
Tanrı' dan Tanrı olmayı isteyen hep aynı Tanrı' dır : "İnsan-Tanrı "
Büyücüden istenen ise yalnızca Tanrı olmaktan kurtulmaya çalışmaktır :
İnsan-Tanrı' dan.
"Ama hiç kimse kendisinden kurtulamaz, Tanrı bile..."