Sapkın Ben
Evrenseli öldürdüler, düşüncenin en güçlü özelliğini...
Duyuların asla ulaşamayacağı evrensel artık yerini ben’ e, öznel olana tapınmaya
bıraktı. Kendi belirlenimini düşüncenin evrensel doğasından aldığını unutan
sapkın ben’ ler türedi. Zamansızlığın yerini zaman doldurdu, daha hızlı geçer
oldu zaman. Hızlı geçtikçe onu hissediş bilinci de yokoldu. Bir paranoyaya,
sürekli kendini eskiten bir yenilenmeye yenik düştü insan düşüncesi. Aynada
kendisini göremez halde bırakıldı, artık ayna yoktu. Kendi üzerine dönemiyordu
düşüncenin kutsal biçimi. O artık kendi üzerine çökmüştü, kendi varlığında
yokoluşa devindi...Yokoluştan “sapkın ben” çıkageldi. Bu en gerçeksiz ve en
sonlu şey, kendi yokluğunun dolaysızlığında devindi durdu.
Dolaysızlığın kendisinin dolaylılık olduğunu anladığında,
birden yokoldu gitti sapkın ben. Evrenselin ışığından kaçamayacağını biliyordu
artık.Kendisinin bilinçsizliği korumuştu onu düşünceden, ama merakın gizli
büyüsüne kapılır kapılmaz insan düşüncesinin sonsuzluğu karşısında yıkıldı
gitti. Artık evrenselin kendisini açığa çıkartması için gereksindiği gizil ideal
ben de parçalanmıştı o ben ile birlikte.
Yıkıldı sapkın ben; ama düşüncenin güzelliğini,
gerçekliğini ve iyiliğini anlayacak hayalgücü, sezgi, inanç ve duygu da onla
birlikte gömüldü gitti.Ardından Nihilizm çıkageldi, ilgisizlik ve yabancılaşma.
İlgisizliğe ilgisizleşme, yabancılaşmaya yabancılaşma...
Sapkın ben’ in yokettiği şey de gene kendisinde olan oldu
: ideal ben
Evrenseli olmayan bilincin sonluluğu :
“ Ve, öykü toprakta bitti, sapkın ben sonsuza dek yokoldu
gitti...”