01 Kasım  2005
 
posta  

 

AFFORİZMALIK KOLİPERİA

ağlayabilmeyi bile özler hale gelmişse insan, artık zatendir, istese de gülemeyenden...

ama içten olduğu gibi sahici de olduğunu hissedince bir öpüşü iç.. ve ağlar gibi gülümseyince pır bir yüreğin gür safiyanesi denizi seyreder gibi sayfiyesinde bir yakamozu dudağa konuk nasıl teşekkür etmez nasıl etmez acıya bile ..odur diye bilirken tadı taçlandırıcı.. bile bile..

derdi ne şair olmak ne de şiir değilse bir insanın ama bir değil binlerce şiirle içinde ağır ve kocaman bir dil taşı taşır, çıplak gezer ezilirse ezmeyi beceremeyip..kankası yalnızlığıyla o en pahallı lüksü.. o çok ucuza elde ettiği serveti.. ille.. düşer elbette düşünmenin düşüncesini istemezken halbuki halk.a gibi ne işe yarar bilmeden bir elde boş boş.. düşer.. pay gibidir her düşüş biraz . pay gibidir paydanan çatlatan fayda..

faydan paydaya paydan faydaya
ölebilme becerine yeniliyorsan durma artık bölüş artan kendini  beceriksizce.. bölüş.. bölüşe..

kendimizi kederle ciddiye almak niye anlamıyorum bazen

ciddiye alınması gereken binlerce mesele masalımız içinde bırakınız ciddiyetini..ilgiye hasret.. sessiz yatarken öyle,
biz bakarken boş,
olamazken hoş..
batarken loş loş ..
acaba diyorum
tanrıyla olan iletişimimiz çoktan koptu da ondan mı şimdi
ondan mı bu sadece kendimiz ciddi..
büyük başlı leş..

oysa
alsa
-e tabii varsa-
önce tanrı ciddiye alırdı bizi

neden önce gönderip sonra geri çağırsındı ki

öyle değil mi!?..

 

"Yakacak beni sonunda yakan göz taşı..."

 

yazarın diğer yazıları    yazı köşeleri    başa dön