AFFORİZMALIK KOLİPERİA
ağlayabilmeyi bile özler hale gelmişse insan, artık zatendir, istese de
gülemeyenden...
ama içten olduğu gibi sahici de olduğunu hissedince bir öpüşü iç.. ve ağlar gibi
gülümseyince pır bir yüreğin gür safiyanesi denizi seyreder gibi sayfiyesinde
bir yakamozu dudağa konuk nasıl teşekkür etmez nasıl etmez acıya bile ..odur
diye bilirken tadı taçlandırıcı.. bile bile..
derdi ne şair olmak ne de şiir değilse bir insanın ama bir değil binlerce şiirle
içinde ağır ve kocaman bir dil taşı taşır, çıplak gezer ezilirse ezmeyi
beceremeyip..kankası yalnızlığıyla o en pahallı lüksü.. o çok ucuza elde ettiği
serveti.. ille.. düşer elbette düşünmenin düşüncesini istemezken halbuki halk.a
gibi ne işe yarar bilmeden bir elde boş boş.. düşer.. pay gibidir her düşüş
biraz . pay gibidir paydanan çatlatan fayda..
faydan paydaya paydan faydaya
ölebilme becerine yeniliyorsan durma artık bölüş artan kendini
beceriksizce.. bölüş.. bölüşe..
kendimizi kederle ciddiye almak niye anlamıyorum bazen
ciddiye alınması gereken binlerce mesele masalımız içinde bırakınız
ciddiyetini..ilgiye hasret.. sessiz yatarken öyle,
biz bakarken boş,
olamazken hoş..
batarken loş loş ..
acaba diyorum
tanrıyla olan iletişimimiz çoktan koptu da ondan mı şimdi
ondan mı bu sadece kendimiz ciddi..
büyük başlı leş..
oysa
alsa
-e tabii varsa-
önce tanrı ciddiye alırdı bizi
neden önce gönderip sonra geri çağırsındı ki
öyle değil mi!?..
"Yakacak beni sonunda yakan göz
taşı..."