bAzEn
hani bazen şeyler vardır
şeyler işte
bilinirken hiç bilmediğimiz
Kare biçimli
sivri köşe sert metal suratlı
süratten belki sureti donmuş
hani
renkleri sizin severek seçtiğiniz
renklerden uzak benimsediğiniz
uyumla ahenk yaratmasa da atmosferinizde
farklılığın,
kendini nerde nasıl ne zaman
dışa vurur bilinmez ayrıksılığıyla
oluşabilir bir yakamoz bildiğimiz
yakmayan bir sıcaklık bir yumuşaklık
kılınabilir o aykırısılık
havanızın renklerini soluyup
içini tablo
ayrıksı ottan sağlam seramik
hep inanır hep savunurum
savunduğum
insancıl
her düşüncenin
evrensel
sonucudur kendisini faydalı
eylemiyle var eden
pratikte yaşamı dönüştürecek
hani..yani
katabilir kendini o katıldığı her atmosfere
katabilir
katlayabilir bile atmosferinizi kot atlayarak
sonra varlığı
bir başına hep hoşluk hissi yaydığı gibi
ortamınıza
içinize bir tokluk, bir doygunluk hissi
yerleşiverir
ebedi mazbut
bu öyle böyle bir yerleşme değildir artık
yer yer bir kıvrılma büzülme halli
anasının rahminde bir yeni cenin haliyle ayni
yani..
hisle gören belleğimin his gözü onu böyle tasvirlerken
yüzünü dilin iç gözü
daha başka neye benzetilebilir onu içi içimin
daha yüksek ne olur ona ne yakışır ki
kabuğuna sığınmış korkak salyangoz yuvasının yolunda yıldızlı tipi
başlangıçta iyi bir şeydi.r
fakat ne zaman
eşelemeden
deşmeye başlar kağıt duvarınızı
köşeleriyle ve rengiyle kötü yüzlü desenler
çizip bozmaya
kirletmeye duvarınızın beyazlığını
ne
''''doğru değil, dur, yapma'''' gibi aktif ünlemli pasif eylemli
sıkça lütfen bağlacıyla bağlanmış sıkı Türkçe cümleleriniz,
ne içinizdeki,
astarı telaş yüzü taş gibi munis, ''''onu anlamalıyım'''' hür teşebbüsünüz,
ve ne tebessüm ah! o ne şırınga,
takıları şıngırdar dudaklarınızla sakinleştirme girişiminiz..
işe yaramaz
hep grevdedir
O
işletmeye siz durmayın tevsi yatırım
sermayeyi arttırım
kapasite yükseltim
istenmeden arıtma bile
inşa edip işletmeye alsanız hiç
hiç hilesiz
sermayeyi topal kediler tırmalarken tırtıklar malı mini fareler
depodan hem de toptan
defosuz
vazgeçtim deyin
bir yat alacam
uykularımı kaf''a vuracam
konkordoto ilan etseniz
piyango çıksa
ne çıkar
alıcı olsa
kim size
neden
ne verir
el mi bir parça
ses mi bir yudum
ne
ne dersiniz
kaç para eder
kaç parça
sizin talaşlı ısıl işlemli fularlara far işletmeniz
bravo valla
bildiniz ama bildirmediniz
siz farları
tükenmesi güç bir kaynağın gür suyu gibi hesapsız akıtmışsanız
kaynağın bir gün olsun nereden beslendiği düşüncesini
bırakınız aklının sapa yolundan
oto yolundan bile geçirmez o iç ağrınız
hep bol üretip kesintisizce sevk ettikçe siz
hafriyatına hiç aralıksız
ne o yorulur
ne işçileri
o zaten sanal
işçiler beleş
fakat bir sabah gürültüyle uyanıp
kepçe temele gümbür dayanık
ne o
havadan milyar dolarlık incir yaprağı madalyonu mu
yoksa karadan beyaz bir adam belgeseli mi umuyordunuz
kuyu diye kazdığınız topraktan metal suyu asla çıkaramazsınız
çıksa çıksa her an kan
çıkabilir ama çıkacak kanı o noktada siz çıkarmak istemezsiniz
çıkaçıka
kaçak yapan tesisat kablolarından hayli çarpılmış ama kaçmamış
kısa devre yamulmuş ama ölmemiş sizli hallerin
kokusu çıkar
i r k i l i r
kocaman ceviz
çünkü turbo fırınınızın zaman ayar aparatı bozulmuş
ısı ayarı doğru yapılamamış
vesaireyle veresiyesiz
uyumuştur bin gece yoğun o ar-ge çalışanınız
çörek otlu pohaça değil mis gibi yanık kek kokar atmosferiniz
annenizin
çok sevdiğiniz
tarçınlı tartları ile
ananenizin yeşil elmalı kurabiyelerini anımsarsınız
oysa onu fark edip benimsemeniz belirmemişken
o orada belirsiz bir siluet baka dururken
hayaletinin kokusu varmış
oysa hiç gözükmüyordu
h a y r e t
hey! hayret
dersiniz
siz hayrete seslenirken
hayranlıkla parka çıkar hayatı adınızla yanına alıp
kendinizle adsız kimliksiz
ne hayreti
ne hayranlığı
hele hayatı hiç tartışamazsınız
soğuk ayran içerken gözünüzün önünden kurbağalarla elele ördekler geçer
vak vak vrak vrak vak
vrak vrak vak vak vak