Kutsal Mitler ve Kıyısındaki Orospular
Kıyısında bir deli dolaşıyor derlerdi de bakakalırdım gözlerimi ayırmadan o
yöne. Öykünmez misiniz hiç ortada durup duran güzelliğe.
Burnuma pislik kokusu geliyor derlerdi çekim yeri belli filmlerde, şimdi o
yönden rüzgarlar estikçe dünyaya yayılan bir koku geliyor insanın burnuna. Hiç
şüphesiz insan çok eskilerde yitirdiği usunu bulacak bir gün.
Şimdi bir dilek tutalım. Tuttuğumuz dileği düşünerek birden kaça kadar
sayabilirsek hiç durmadan, acıkmadan, yorulmadan o kadar sayalım. Durduğumuz
sayı bizim dileğimize olan gereksinimimizin derecesini belirleyecek. Aman iyi
korumak gerekli bu sayıyı, birileri başka sayılarla çarpıp, bölmek isteyebilir.
Bu sayıyı yalnızca başkalarının aynı isteğe olan gereksinimlerini karşılaştırmak
için kullanacağız böylece dilenen gereksinime başkalarının ne kadar gereksinimi
olduğunu ölçebileceğiz. Sonuçta en çok gereksinenin dileği yerine getirilecek.
Bu ölçü birimi her yerde kullanılabilir. Örnek vermek gerekirse; birbirini
sevdiğini söyleyen iki kişiden hangisinin diğerini daha fazla sevdiğini bilme
gereksinimi duyulduğunda bu yöntem uygulanacaktır. Nicel olan sevgi, istek,
dilek, gereksinim kavramı ölçülebilir duruma gelecek. Maddi beklentilerimiz
zaten ölçülebilir nitelikte olduğundan bu işlemi yalnızca kağıt üzerine
geçirmekle yetineceğiz.
Dolayısıyla ölçülemeyen kıyaslanamayan nicelikten ki en önemlisi yaşam,
ölçülebilir bir yaşam bilgisi elde edeceğiz ve bunu tablolaştırarak
rasyoladığımız zaman bir yaşam/tüketim eğrimiz olacak.
İşte bu yaşam/tüketim eğrisini, çubuğunun en eğri yukarıdaki ucunun yüzeye ne
kadar yakın durduğuna bakarak yaşamsal tablolarımızı değerlendirip, yaşam
kalitemizi de ölçülebilir hale getireceğiz. Gayet profesyonel bir biçimde; kimin
tablosu daha dikse o altında kalanlara geçirmiş olacak.
Ne işe yarayacak tüm bunlar biliyor musunuz? Mevcut yaşam düzeninde olduğu gibi
isteğimizi, dileğimizi, sevgimizi, gereksinimlerimizi yalnızca tüketeceğiz,
başta kendimizi tükettiğimiz gibi.
(Bu oyunu değişik şekillerde oynamamış kaç kişi bilirsiniz?)
Bir de eğer bu yazıyı on kişiye dağıtırsanız o çubuk en eğri yeriyle çizsin
yanağınızı!