mucize
*
biliyorum hoşunuza gidiyor böylesi,
uzak bir coğrafyada yıkılan insanların hüzünlerine bakıp ne de şanslı olduğunuzu
duyumsuyorsunuz; size dokunmayan kir başkalarının acıları üzerinden yayılıyor
şimdilik başka alanlarda, alınyazısı deniyor, ne yapabiliriz!
biliyorum hoşunuza gidiyor,
mutlu olma çabanız içinde debelenmek, yaşamınıza ya da yaşama ne kattığınızın
umurunda olmamanız, bir form olarak süren varlığınızın ağırlığı size de ağır
gelmiyor mu arasıra ölüm korkunuz içinde,
direnciniz ne için peki, yaşama sevincinden ne anlıyorsunuz
evrensel düzen içinde işleyen kaosunun bir parçası olarak var olduğumuz alanda
yalnızca hazdan elde edilen coşkuyla havalanan bir üfürük müsünüz
yoksa varlığının bilincinde ve var olma kaygısında mısınız hala, kavramların
kafa karışıklığı içinde
üstelik yok olunmayacağını, olunsa da bunun varlığın son bulmaması olduğunu
savlayan düşünceleri inançlaştıran öğretilere bilimsel bir tat katmayı
amaçlayarak inandığınız geri dönüşünüzün buradalık zeminini mi hazırlıyorsunuz.
elbette hoşunuza gidiyor
bilinmezlik içerisinde kendinizi bulduğunuz en azından tanıdık alanlar,
söylediklerinizi dinleyebilecek birkaç kişi, mutlu anları beklemek,
bu kadarı fazla ukalalık…
hep bir umut var ya…
bir mucize!
______________
*mucize
~ Ar
muccizat^ [#ccz IV fa. f.]
aciz bırakan şey < Ar
accaza [IV]
aciz bıraktı, aklını çeldi
" acz
(Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı)
|