ekonomik özgürlük
bir yığın kaygımız var, en başta gelecek kaygısı! kendimizi
ekonomiye kazandırmak için bizde oluşturulmuş bilinçle tasarlıyoruz her şeyi.
olanağın olmadığı bir ortamdaysak, kestirmeden çoban olup, çöp toplayıp, çoraplara değdirmeden ayakkabı boyayıp, bali
çekip ekonomik yaşama göbeğinden gireriz. okuma yazma öğrenme olanağımız varsa bir an önce çırak olarak mesleki
eğitimimiz başlar, biraz daha olanak varsa biran önce ekonomik yaşama hazırlanabilecek sıralara yerleşip, okul
sıralarında herkes gibi kendi paramızı kazanarak "ekonomik özgürlüğümüze" ulaşacağımız günleri düşleriz. aptallaşmış bir
durumda okulu bitirdiğimiz gün (eğer hala çalışmıyorsak, aileden para istemek dokunur artık; zaten çoğunun daha fazla
bakabilecek güçleri de yoktur ya...) bir an önce iş bulup paramızla satın alabileceğimiz gereksinimlere hızla ulaşmak
isteği vardır.
gerçek ereğimize ulaşmak için, kolları sıvayıp başlarız işe. ilk dönem düşlerimizi süsleyen nesnelere ulaşma hevesiyle işler iyi
gider. fakat kazanılan ücret ve düşlerimizdeki nesnelerin ederleri arasında ciddi bir uyumsuzluk vardır. işe ilişkin bilgi
birikimi yaparak daha iyi kazanma, "düşlerimize yerleştirilen" yaşamlara ulaşma hevesimiz hiç bitmez.
yıllar akar, hala kovulmadıysak biraz daha iyi şartlarla başka bir iş buluruz. gelecek kaygılarımızın azaldığı bir dünyayı
kurmak için daha çalışkan, daha itaatkar, daha uyumlu davranmayı üzerimizde kurulan tahakkümleri görmezden
gelmeyi de beceririz.
biz hala kaygılanırız, umutlarımızın yerine kaygılarımızı koyarak. çünkü umutlarımız, "maddi yaşamın bize sunduğu
olanaklarla yaşamımızın kalitesini yükseltebileceğimiz" öğretisinin üzerine kuruludur. bertolt brecht'in oyunlarının ve
tiyatro kuramının sahneye uyarlanışına tanık olmak gibi bir kaygıyı, arsa rantından müteahhide ev karşılığı verdiğimiz işin
ne zaman sonuçlanacağını ve ne kadar kazıklanacağımızı bekleme kaygısına teslim ederiz.
ekonomik özgürlük kavramı, özgürlük kavramının önüne set konulur.
çünkü ekonomik özgürlüğe kavuşmuş, varolan koşullardan mutlu bir azınlığın mutluluğunu sürdürmesi buna bağlıdır.
çünkü, brecht'in insana sunduğu bilgi sarsıcıdır, çünkü, brecht'i insanlığın çoğunluğunun öğrenmesi, köle ticareti dönemini
bitirir, çünkü, brecht'i bilmeyen insanları sürüleştirmek kolaydır, çünkü, brecht'i bilen insanlar yaşam kalitesini
müteahhitlerin eline teslim etmezler.
ekonomik özgürlük set konulur,
çünkü yaşanan durumda ekonomik özgürlüğü olan insanın yolculuk etme, yeryüzünün insana sunduğu olanaklardan
yararlanma, okyanuslara açılma gibi özgürlükleri bulunur; bunların tamamının her insana ilişkin özgürlükler olduğu
unutturulur.
ekonomik özgürlük set konulur,
çünkü bilinir ki bu set, kirliliği yaşamayanlar tarafından aşılamaz.
yedi yaşında çıkılan yol şansımız varsa, "kötü alışkanlıklarımızdan" uzaksak, bir de doğal kaynakların
bulunduğu, stratejik olarak tezgahların kurulduğu az gelişmiş veya gelişmekte olan bir ülkede yaşamıyor, bu nedenle
tepemize bir bomba düşmeyecekse sözün gelişi yetmiş yaşında biter ve bizler için ekonomik özgürlük paranın ele
geçtiği an başlar, gereksinimlerin düşünüldüğü an son bulur hep.