Aylık Yazılar  /  01 Mayıs  2006  
 


hukuklu saat
 


ne de dik dururdu hukuklu saat şehrin tepesinde, her zaman doğruyu gösterdiğinden endişelenmeden, geçip giderdim görkemli duruşunu izleyerek ve o tepesinde soğukkanlılıkla bekler ve zamanı geldiğinde anı anımsatırdı.

-hukuk hukuk hukuk

her seslenişinde geçmiş olan zamana ve onun bu denli çalışkan oluşuna karşı şaşkınlığımı gizleyemezdim.

yaşama aldırmadan çarpa çarpa giderken kendime ve her bedene bir güzellik gizlendiğine inandırmışken kendimi, kendi dışına çarpanları dehşetle izliyorum şimdi, aymaz bir salya akıyor ağızlarından, göğüslerinde taşıdıkları seri ve toplu katillik nişanları, bröveleri donatıyor çevrelerini, yeni yeni gizil katiller doğuruyorlar ve tepedeki saat zamanın geçtiğini uyarıyor.

-hukuk hukuk hukuk

sürecin sarsışıyla uyandım bir akşam, huzursuz bir tıkırtı içimde, bir hırsız düşüncelerimi söküyor yerinden, susuyor hukuklu saat, gözlerim sökülüyor yerinden,

zamanı geldiği halde duruyor hukuklu saat suskun, bozulmuş, kırılmış... kırık çarkları suçsuzların başını yarıyor, yaralıyor atardamarlarını, yarardan çok zararı dokunuyor suçsuzlara... zarardan çok yararı dokunuyor önemsemeyenlere...

şimdi herkes kendince ötüyor

-hu-hu-kuk-kuk-hu-hu-kuk-gu-guk

katlanılmaz bu gürültüye
 
 

yazarın diğer yazıları    yazı köşeleri    başa dön