bıçak
biçim değiştiriyor her tuttuşta eğilip
bükülüyor yaşam, dalgalanıyor anakaralar, koyu, karşı, durulmaz okyanusda.
dövüşüyor kocaman yaratıklar, bunu gören balıklar anlamayıp unutuyor sıkça,
unuttukça kaçamıyorlar kirden, gidip gidip yitiyorlar sürüler halinde aynı
bölgede.
batıkta bir bıçak parlıyor kirin içinde
basın açıklamalarında yalanlar yayınlanıyor geleceğin güzelliğine ilişkin,
gerçek sayfalara geçirilerek dağıtılıyor, kocaman yaratıklar kandırıyor zararsız
balıkları, mevsimlik avlanma yasakları konuyor, sonra deliniyor yasaklar
koyanlarca üreme dönemlerinde, sıklıkla yineleniyor barış, sıklıkla yasak
konuyor savaşa, savaşseverlerce.
batıkta bir bıçak parlıyor öfkeden
soruyor kendine, herkesin varlığı hücrelerden oluşmamış mıdır? ayırdına
varmadığımız, suçun başladığı yer neresidir, düşünceyle eylem arasındaki çizgi
mi yoksa eyleme gerekçe türeten bir gücün yargıyı değiştirebilir niteliği mi?
batıkta bir bıçak girmiş bir gövdeye, kişilik demiş varoluşla ilgili bir
sorundur, acıtır.
kımıldadıkça batıyor içime içime
kımıldadıkça kesiyor içimi içimi.
|