KANAYAN KEMAN
Kanarken görmekten geliyorum cılız
kuşları,
her seferinde kilimler gibi dürülüyor bana doğru yol.
Nedense çekiniyorum iskelelere yönelmekten,
beynimin komutlarına diş biliyor ayaklarım
Sanki ruhuma dadanan sahipsiz bir ağrı var,
ne kadar dikkat etsem zamanında uyumaya.
Bir de yatağımı çevreleyen paslı sarmaşık,
her sabah daha da hırçınlaşan
Ev sahibi de olsam artık bu sıkıcı şehre katlanmam zor.
Göğüslerinde şaklamasına bile genç kızların,
fırtınayla savrulan hoyrat yağmurun.
Benden izinsiz parçalıyor bir ağacı yine yıldırım
Biri bana söyleseydi neyin nöbetindeyim,
böyle soyunmazdım öfkeyle yerli yersiz;
dişlenmemiş sakızlar gibi olurdum akça pakça,
ne güzel çalardım kanatmadan bir kemanı
05 04 08