kk /
pr /
mk /
kv /
ög /
kk /
mk /
kk /
kv /
mk /
kv /
pr /
ög /
kv /
kk /
mk /
kv /
pr /
mk /
kk /
pr /
ög /
kk /
kv /
mk /
pr /
ög /
kv /
ög /
pr /
mk /
kv /
kk /
kv /
ög /
kk /
mk /
kk /
ög /
kv /
kk /
ög /
?? /
|
ağacını her yaz doğrulayan sadık meyve
bağımsızlığın kelepçesinin akarsuda aradığı anahtar
toprağın doğumundan burnuma değen nem
ağacın dibindeki gökyüzü : tersine kök.
körkütük dut ağacının dalında olgunlaşan dutların özgürlüğü
terk edilmiş kulübeyi bekleyen özgür sarmaşık
mor zirvelerde açan gelincik
ne yana dönse kendini ikileyen çiçek
sevgisi uzatılmış mavi zamanda büyü(len)mek.
beyaza giydirilen sükût
tüm renkleri taşıyan tek renk.
benzeşmeye verilen ödün
aynı anda aynı yerde olmanın dehşetinde ikircikliğin biricikliği
boşluktan geri alınan ses hükmü
kemik parmaklılıklar içinde tutsak saat; durup göğü inceleyen kayıp geyik
rüyaların en ıslak yerinde havalanan kırlangıç
kırılgan tay koşmasına eşlik eden fırtına
fırtına öncesi soluklanılan dinginlik duygusu
rüzgârın surete değen sonatı
rüzgârın çağırdığı noktada sabırla beklemek
uçurtmanın rüzgâra olan direnci
bütünü bozmamak adına katlanılan uyumsuzluk
kendi portresini çıkaran beyaz el
kullanılmayan sözcüklerle biçimlendirilmiş beden
gölgelerin giydirilmiş aitliklerinden bihaberliği
anlamsız beden
aykırılığın tutuklanmasının aynada gördüğü yüz
'kimsiz' sessizliğin yankısı; haykırış
gözyaşı bestesinin söz yazarı
dışlanma kaygısının ritim bozukluğu
tüm üveyliklerin sığındığı kötürüm bir diz
başkasının ölümüne armağan edilen yaşam
silkinen balığın yumulu gözleri; denizine hemen geri dönen kürecikler
tuzun denize adanmışlığı
kalan bir içim rakının üleşimindeki endişe
suyu ikiye ayırarak yuvarlanan yaprak; gecenin deri eldivenleri
yaşlı bir kadının sesine değen keder
mayısa özgü kuştüyü huzur
sözünü susanın uçkurunun verdiği yanıt
kapıları açık giz : dışarının içeri çıkışı
dağa emreden zarif ayak izi; nöbetçi bulut
sonuçsuz neden
an-lam!
perizat (pr),
korkut kabapalamut (kk)
kıvılcım vafi (kv),
ömer gençer (ög),
meral kaya (mk),
|