______  yersizyurtsuz  ekran dergi  temmuz - ağustos  '2004  [ onaltıncı  yayın dönemi ]   sayfa 11

  



 

 

 
[ umut yaşar karaoğlu ]

 

 

Işıksız Bir Gece

        Mumumuzu yaktım bu akşam, hani şu konuşarak sabahlarken yakarız diye alıp da aylarca yakamadığım mumu. Yaktım artık. Onu izleyip kendi kendime konuşuyorum.      

        Aslında dışardan görenler öyle zanneder diye, ‘kendi kendime’ dedim. Nasıl anlasınlar ki yanımda olamadığın için bu akşam muma dönüştüğünü.

        Sen anlıyorsun değil mi?

        Titreyerek sağa sola yatması düşüncelere dalmama sebep oluyor, ben de anlatıyorum. Mesela; birkaç saat önce, sol tarafa yatık olarak uzun bir süre durdu. Az kalsın kendi kendine zarar verecekti. “Dur!” dedim, “Yapma! Rüzgardan kaçayım derken, kaçtığın tarafını yok ediyorsun. Boş ver, sen sön, ben seni tekrar yakarım, üşümezsin.” Dinlemedi, çok inatçı, beni hiç dinlemiyor. Ama başka bir çözüm bulduk hemen; pencereyi kapadım, rüzgar kesildi. Biraz havasız oldu ama, ne yapalım az sigara içerim, olur biter. Sonra oturduk, tartıştık bu konuyu tabi. Bir şeylerden kaçarken kendimize verdiğimiz zararları, kaçmanın rüzgar estiği için mi yoksa sönmemek için mi olduğunu, çözümlerin etrafı değiştirerek mi yoksa kendimizi değiştirerek mi bulunması gerektiğini konuştuk.

        Aslında dışardan görenler öyle zanneder diye, ‘konuştuk’ dedim. Nereden bilsinler ki mumların konuşmadığını.

        Sen biliyorsun değil mi?

        Şimdi rüzgar kesildi ve hiç kıpırdamadan, dimdik durarak dibe doğru gidiyor. İyice küçüldü, bitecek birazdan, uykusu geldi herhalde. Olsun, ben de yatar uyurum şimdi. Yarın da başka bir şey olarak gelirsin, gene konuşuruz. İyi geceler sevgilim, iyi uykular.

        Aslında dışardan görenler öyle zanneder diye, ‘iyi uykular’ dedim. Nasıl inanabilirler ki senin öldüğüne.

        Sen inanabiliyor musun?

 
başa dön