______  yersizyurtsuz  ekran dergi  ocak - şubat '2004  [ onüçüncü yayın dönemi ]   sayfa 6

  



 

 


[ ömer gençer ]

 

sınır

 

KAPANIŞ

1.bölüm

“herkes beni aldattı”

NESNENİN DURUŞU

dik ve güvenliydi olduğundan
olduğundan başka şey değildi
kıpırdanırken ve direnirken

“güller güzeldir” derlerdi
güllere güzel diye bakıyorum
o günlerden sonra

EĞRETİ

duyumsuyorum ki
göl kenarında
izlerken kendimi suda
aslında
kendimin gökyüzündeki yansımasını
görüyorum
her şey olanaklı

ve bir sevgilinin
“sonsuza dek seni seveceğim”
dediğini duyuyorum
gezegenden geri dönen yankıda

artık
kendimi önemseyeceğim
kendim kadar

SON

“nerede durursak orada
çıkıyoruz birbirimize”
diyorum

çünkü seni hiç öpmeyeceğim
üstelik yok etmeyeceğim
tozunu almayacağım bakışının

beni her yerde bırakabilirsin
dilerim
yıldızları görebildiğim bir yer olur

“yitirdim
olsun
yaşamak yok ki
ölümü bilen varoluşta”

yüreğinde nasıl yok edebilirsin ki
cebinde ellerini tutuşturan iki siyah taş varken

şekilli bir yüzeyin hiçbir şekline uymuyorsun
bu kötü değil mi?

“kötü”

çıkmıyorum,
içindeki telaşı farkındayım
kırılmışsın
ama iki parçan uymuyor birbirine

bir tabloda en fazla
sarhoş bir kadını biçimleyebilirsin
kendin de biliyorsun

“biliyorsun”

eksik değil miydi her devim
olmak istediğinden
bir tümü tamamlayabildi mi varlığın?

“sen”
hep konuk olarak geldin
oysa
ya şimdi
gözümün gördüğü her açıdasın
her uzaklıkta
sıkıcı değil mi?
çok sıkıcı

“ben”
yoktum oysa
kendimi başka ağızlarla yüceltirken
kendime kalan
kendimin
olduğunu zor gördüm

ve kuşkulandım
kendime ait olan her şeyden

“zor”

devirdim
kendimi böyle görmek istemiştim hep
susmak
en iyiydi belki de kimi zaman

zor!

DÜĞÜM

2.bölüm

“sen de mi kırıldın? ne hoş!”

KOMEDYA

ne zamandır aykırı bir ses duymuyordum
bir güldürünün en sivri yerinde
“yüce sanat”
diye bağırdı herkes
güldüm
gülünç değil mi

gülünç değil mi

değil mi gülünç?

DRAM

yürürken ardında kalan boşluğa baktım
pervaneler dönenirken bile
gövdemi sığdırdım boşluğa
yalın ve soluksuz

ah! kımıltısız yeni var mı?
kaçıncı olduğu fark etmez
sıradan, saydam ve duyarlı olsun yeter
Yeter ki beni bir kez daha sorgulamasın

kaç kızgınlık dokunur bana
yüreğimi dokurken yeni deseniyle
kaç kara yok olur içimde
kaç yaşamı silerim
kaça kadar sayarım
en baştan?

TRAGEDYA

ey usta!
kanım akarken yakıyor bedenimi
ne zamandır
vurulup düşüyorlar oysa birer birer
kızgın ve huysuz taylar koşuşuyor damarlarımda
yitirdim belki de aşklarımı
tayların ardında değilim epeydir...

üstelik
yıldızlar senin bildiğin gibi de değilmiş
yalnızca geceleri yokmuş
bir yanılsama değil mi usta
algıyla gerçek arasında
körleşen doğrular yok mu?

olsun yine de sana geldim
aşkın bittiği yerde
oturuyorsun ya
bana yeter

peki şimdi ne olacak?

bütün soruları yüklendim
desem de çözer mi?

ya mutluluk?

yeni denklemler mi?
çok geç

çok geç mi?

“sen de mi kırıldın? ne hoş!”

SERİM

“iyi ki yoksun şimdi!”

başa dön