[ odisseus elitis
]
- OTOPSİ
-
Ve gördüler ki zeytin kökünün altını damlamış kalbinin
gizli oyuklarına.
Ve kim bilir kaç gece mum ışığında uyanık kalıp günün
ağarmasını beklediği için, garip bir sıcaklık yayılmış
bağırsaklarına.
Derinin biraz altında, mavi ufuk çizgisi iyice belirli.
Ve bol bol mavilik var kanının her damlasında.
Büyük yalnızlık saatlerinde ezberlemeye başladığı kuş
çığlıkları, belli ki, bir anda dökülüvermiş gövdesinden,
bu yüzden bıçak daha derine işleyememiş.
Herhalde niyet etmek yetmiş kötülük için.
Gene belli ki, suçsuz insanların o korkunç konumunda
karşılaşmış bu kötülükle. Gözleri açık, gururlu,
o koca orman hala yürüyor gibi gözlerinin lekesiz
ağtabakalarında.
Beyinde göğün ölü yankısından başka bir şey yok.
Yalnız sol kulağının boşluğunda ince kum tanecikleri,
deniz kabuklarında görülen. Demek ki sık sık
deniz kıyısında yürümüş tek başına, aşkın acısı
ve rüzgarın uğultusuyla.
Uyluklarındaki ateş parçalarına gelince, bunlardan
anlaşılıyor ki, epeyce önünde gitmiş zamanın
bir kadını kollarına aldığında.
Bu yıl erken meyve verecek ağaçlar.
-
- Çeviren: Cevat Çapan
|