KARDA, TEMİZ KARDA
KİY OYUNU
-
Biz kiy Oyuncuları
-
Ama gülleler de biziz
-
Devrilen cunatalar da
-
Ve gümbür gümbür öten oyun yeri
-
Yüreklerimiz.
İki adam bir çukur
açmışlardı yere. Pek bol ve neredeyse rahat bir çukurdu. Bir
mezar gibi. Katlanılıyordu.
Önlerinde bir tüfek
vardı. Herhangi biri bulmuştu tüfeği insanlara ateş edilebilsin
diye. Çokluk hiç tanımazdı insanlar. Dilleri bile bilinmezdi. Ve
kimseye de bir şeycik yapmamışlardı. Ama işte tüfekle üzerlerine
ateş etmek gerekiyordu. Öyle buyurmuştu herhangi biri. Ve
herhangi biri de onların pek çoğu öldürülsün diye tüfeğin
dakikada altmıştan çok atış yapmasını sağlamıştı. Ve karşılığında
armağan verilmişti kendisine.
Her iki adamın az
ilersinde bir çukur daha vardı. Derken bir baş uzandı bu çukurdan.
Bir insan başı. Bir burnu vardı başın, lavanta kokusu
koklayabilirdi. Gözleri vardı, bir kenti ya da bir çiçeği görebilirdi.
Ve bir ağzı, ekmek yiyebilir, ınga ya da anne diyebilirdi
Kendilerine tüfek verilmiş iki adam başı gördüler.
Ateş et, dedi
biri.
Ötekisi ateş
etti.
Bunun üzerine
darmadağın oldu baş. Artık lavanta kokusu koklayamazdı, artık
bir kenti göremez ve ınga diyemezdi. Asla diyemezdi artık.
İki adam çok
aylardan beri çukurdaydılar. Çok başlar dağıtmışlardı. Ve
hep de hiç tanımadıkları insanların başları. Kendilerine birşeycik
yapmamış olanların ve dillerini bile bilmediklerinin.
Ama herhangi biri
bulmuştu işte dakikada altmıştan çok atış yapan tüfeği. Ve
herhangi biri de ateş etmelerini buyurmuştu.
Giderek her iki
adamın dağıttığı başlar bir çoğalmıştı ki, üst üste
konsalar bir büyük dağ olabilirdi. Ve her iki adam uyur uyumaz
yuvarlanmaya duruyordu başlar. Bir kiy oyunundaki gibi. Hafiften gümbürdeyerek.
Gümbürtüye uyanıyordu her iki adam.
Ama öyle
buyurdular, diye fısıldıyordu biri.
Ama yapan biziz,
diye haykırıyordu öteki.
Ama korkunç bir
şeydi, diye içini çekiyordu biri.
Ama kimi de eğlenceli,
diye gülüyordu öteki.
Hayır, diye haykırıyordu
fısıldayanı.
Evet, diye fısıldıyordu
öteki. Kimi de eğlenceliydi.
Onun için değil
mi zaten. Bayağı eğlenceli.
Saatlerce
oturuyorlardı gece. Uyumuyorlardı. Derken söze başlıyordu biri:
Ama tanrı böyle
yaratmış bizi.
Ama tanrının bir
özrü var, diyordu öteki. Tanrı yoktur.
Tanrı yok mu?
diye soruyordu öteki.
Bu onun tek özrü,
diye cevaplıyordu ikincisi.
Ama biz- biz varız,
diye fısıldıyordu birincisi.
Evet, biz varız,
diye fısıldıyordu öteki.
Pek çok baş dağıtmaları
buyrulmuş iki adam uyumuyorlardı gece. Çünkü başlar hafiften gümbürdüyordu
da.
Derken söze başlıyordu
biri: Artık kurtuluş yok.
Evet, diyordu öteki,
yok.
Derken bir ses
duyuluyordu: Hazır ol! Başlıyor.
İki adam kalkıyor
ve tüfeğe sarılıyordu.
Ve ne zaman bir
insan görseler ateş ediyorlardı. Ve hep de hiç tanımadıkları
bir insandı. Kendilerine birşeycik yapmamış bir insan. Ama ateş
ediyorlardı. Bunun için tüfeği bulmuştu herhangi biri. Ve karşılığında
armağan verilmişti kendisine.
Ve herhangi biri -
herhangi biri de öyle buyurmuştu.
Çeviren : Kamuran
Şipal