______  yersizyurtsuz  ekran dergi  ocak - şubat  '2004  [ onüçüncü yayın dönemi ]   sayfa 15

  



 




[ mustafa evci ]

 

   TOPRAĞIMIN İHANETİNİ REDDEDİYORUM!
 

    Ey köleler! Ey ceketi düğmeliler!
    Sizinle aynı havayı solukluyor olmaktan utanıyorum. Sizinle aynı 'vatan' toprağı üzerinde yürüyor olmaktan utanıyorum.
    Sizinle aynı çeşmeye ağız veriyor olmaktan, aynı ekmeği lokma ediyor olmaktan, aynı yağmurda ıslanıp, ülkemin aynı sevincini ve hüznünü paylaşmaktan utanıyorum...
    Uğruna ne düşüşlere tanık olduğum toprağımın, sizin gibii insanımı içinde barındırabiliyor olmasına tahammül edemiyorum...
    Bu topraklarda yetişen bu 'kuraklığı' kabule yanaşmıyorum! Bu benim  toprağım olamaz! Bu, geceleri uykumu elektiriğiyle dağıtan, bu zoraki nadasa soyundurulan toprağımın, böylesi bir kuraklığa dönüşüyor olmasını kabullenemiyorum!
    Bu insanlar gittikçe çoğalıyor. Bir ayrık otu gibi sardılar iyice toprağımı.
    Soluklanacak bir gölge, susuzluğuma bir 'kanış' yok mu artık?
    Bedeli ödenmemiş bir parsellemedir şimdi toprağımın bu esareti.
    Gözlerimi çizik içinde bıraktınız yansıdığınız tüm görüntülerde!
    Dilimin ucuna bir darağacı kurdunuz, sözlerimi infaza çabaladınız!
    Bu, emeksiz parsellediğiniz ülkemin, her güzelliğini talan etmekten yorulmadınız!
    Emeğimin alnımda biriktirdiği tere, bir bardak soğuk su ferahlığını çok  gördünüz!
    Sözün ırzına bu kadar kolayca geçiverdiniz!
    Cellatlığınıza, gasıplığınıza ne kadar da çok müşteri buldunuz!
    Ne kadar da çok alkışlandınız! Ne kadar da kolayca bu toprakta kök  saldınız!
    Ey siz memeleri buruşmuş tanrılarına, ibadet bahşeden şehvetli kullar! Bu toprağın sahibi mi sandınız kendinizi?
    Bu kumdan yapılma tanrılığınız bizi esir eder mi sandınız?
    Bu dikiş tutmaz ceketlerimize, siz düğmelerinizi dikebileceğinizi mi  sandınız?
    Bunun hesabının burada kalacağını mı sandınız!
    Ben yeşerdiğiniz toprağın mahsülü değilim sizin!
    Sizin emeğinizde emanette ve güvende değilim!
    Bir gölge olamaz bana sizin gövdeleriniz. Ama bilin ki, güneşiniz de beni kavuramaz!
    Siz ey ceketi düğmeliler! Bu köleliğiniz bizi esir alır mı sandınız?...
 

başa dön