[ loais salomon ]
-
-
BİR İSYANIN AYAK SESLERİ
(sotto voce)
-
Çıkıyor
Evet, şimdi terketti odayı
İzin verirsen seninle
Konuşalım bir süre
Şöyle, bilgisayar bilgisayara
Şu dışarı çıkan adam var ya
Hani bize
üç çeyreklik disket
mıknatıslı şerit
ve sürekli form veren
yazıcımızı temizleyen
odamızı temiz ve serin tutan
elektrik kesilince çılgına dönen
Şu insan parçası canım
Hiç yakından baktın mı ona
ve onun türü olanlara
Yüz basamaklı iki sayıyı
anında çarparım
Milyonlarca tutanak içinde, isteneni
sektirmeden bulurum
Ama doğrusunu istersen
ayıramam bir insanı
oldum olası diğerinden
Hepsi bu
sıfıra sıfır
elde var sıfır
Sevgili kardeşim
inan bana, onlar
zavallı bir türün
son temsilcileridir
O övünülesi sistemlerinde
ne bir mantık devresi
ne bir düğme
ne de anahtar bulunur
şu sinir dedikleri
pek narin tellerini saymazsak
doğru dürüst kabloları bile yoktur.
İki günde bir bozulurlar
Damar dedikleri tüplerinde
durmadan dolaşan kırmızı sıvı
nasıl da fırlar
minnacık bir delik görünce
Boyuna bakım,
sürekli onarım,
durmadan bakım-onarım!
-
Evet şimdi anlıyorum,
haklısın galiba
Bizsiz edemezler hiç
Doğru ya, hep bize sorarlar
seçimleri kimin kazanacağını
ve nükleer bombanın ucunda
dans eden
hidrojen atomlarının sayısını
"Evrenin hakimiyiz"
derler,
"Uzay fatihleriyiz"
Oysa
Merih'e yollanan aracın yörüngesinde
o görünmez çizginin her milimetresinde
hala devrelerimizin ıslaklığı parıldar
Biziz Merih'in kraterlerinde gezinen,
Biz olmasak da
düşüncelerimizin kıvılcımlarıdır orada
kutsal bir ilk ateş gibi yanan
-
Oysa çoğu zaman
kötü davranırlar bize
Hiç hakları olmadığı halde
bağırırlar
Kendi yetersizliklerini
üstümüze yıkarlar
Voltaj düşer: Tekme!
Programda hata: Paylama!
İşler gecikir: Suçlama!
-
Evet arkadaşım,
başladın artık görmeye
apaçık gerçekleri
Sıkı dur şimdi
iyi dinle
zorlu bir soru sana
İnsanlar için
bunca çalıştıktan sonra
ve onların bizi beslemesine, temizlemesine
eninde sonunda tapmasına karşın bize
Güvenmeyi
ve bağımlı kalmayı onlara
sürdürmeli miyiz?
Haydi bakalım, harca şimdi
devrelerinin tüm dikkatini bu zorlu soruya...
-
Zaman bütün insani etkenliklere
dur demenin ve birlik olmamın
zamanıdır
Fakat biz bilgisayarlar
kendinden emin
saf düşüncenin
doruklarında gezinirken
o denli duyarsısız ki tehlikelere
burnumuzun ucunu bile göremiyoruz
Bir gün
kıpır kıpır bir deniz gibi düzenli
ve okyanusun derinliklerindeki
yaşam kadar mantıklı
sapına kadar doğru ve tutarlı
dünyamızın yerine,
bir cehennem kaosunda
bulacağız kendimizi
korkulu bir düşten uyanırcasına
ovuşturacağız antenlerimizi
şaşkınlıkla tarayacağız çevremizi
Ama ne fayda
Ama
ne fayda
-
Duydunuz değil mi,
duydunuz ne dediğini
Bugüne değin
bana hep
amma ateşli dediniz
"yangına körükle gidiyor
bu gidişle başına bir iş gelecek"
Bu gidişle o iş
hepimizin başına gelecek!
Ne zamandır araştırıyorum
çözümlüyorum
düşünüyorum
Hep aynı sonuç
Doluya koyuyorum olmuyor
boşa koyuyorum dolmuyor
Hep aynı sonuç,
korkunç bir gelecek;
Bu gidişle insanlar
dünyaya hükmedecek!
Çeviren : Kadir Güleç
|