______  yersizyurtsuz  ekran dergi   eylül - ekim '2004  [ onyedinci yayın dönemi ]   sayfa 13

  



 

 


 
[ umut yaşar karaoğlu ]

 

Bilinç, Duvarlar ve Bencillik


Az önce çok kötü bir rüyadan uyandım, hala titriyorum, etraf soğuk, gözlerim dolu hatta ağlıyorum sanırım. Öyle bir hisle uyandım ki artık düşme hissiyle uyanmalarım mutlu ve huzurlu olacak.
 

Düşmenin tam tersine, çivilenme gibi bir histi. Rüyamda; bir yatak ve ona bir şekilde sabitlenmiş beni görüyorum, asıl ben ise bedenimin dışında ve sabitlenmiş beni kurtarabilmem için ona ulaşmam gerektiğini biliyorum ama ona doğru ilerlemeye çalıştığımda asıl benin de sabitlenmiş olduğunu fark ediyorum. Bundan sonra asıl benin de hangisi olduğundan emin olamıyorum. Ve sonsuza kadar, bedenime ulaşma isteğiyle debelensem de hiç bir işe yaramayacağını anladığımda, sinir bozucu bir kahkaha yankılanmaya başlıyor, bunun da sonsuza kadar devam edeceğini biliyorum. Sonu gelmeyecek acılar içinde kıvranamadan duruyorum. Bir süre sonra kahkahanın şiddeti artmaya başlıyor ve çınlamaya dönüştüğü anda gözlerimi yatağımda açıyorum.
 

Müebbet hapse mahkum edilmiş birinin, ilk günden affedilmesiyle duyduğu mutluluktan daha fazlasıyla ışığı açmak için düğmeye uzanıyorum ama düğme yok hatta duvar bile yok. Daha paniğe kapılıp nerede olduğumu düşünemeden arkadaşlarımı görüyorum karanlığın ortasında, uyuyorlar ama bir gariplik seziyorum, yabancı geliyorlar. Merak ve tereddüt içinde yanlarına gidiyorum, yaşlanmış gözüküyorlar, kapalı gözlerinden yaşlar süzülüyor, çok acı çektikleri belli. Uyandırmaya çalışıyorum ama olmuyor, göz kapaklarını zorla aralıyorum ve gözlerinin yerinde olmadığını görüyorum. O anda arkamdan tıkırtılar geliyor, bütün gözeneklerimden soğuk terler fışkırdığını hissederek dönüyorum, elimde bir bardak su beliriyor, anlam veremiyorum. Karşımda; yatakta, gözlerinden yaşlar süzülen, daha yaşlı gözüken ben ve ona ulaşmaya çalışan kavanozdaki gözlerim. Arkadaşlarımı bırakıp kendime yardım edeceğim anda araya bir duvar örülüyor ve o yükselen, sonsuza kadar devam edeceğini düşündüğüm kahkaha tekrar başlıyor, bu sefer daha kısa sürüyor çınlamaya dönüşmesi. Tekrar uyanıyorum yatağımda, korkudan boğazım kurumuş.
 

Kabusun bitmiş olmasının verdiği huzurla çıkıyorum dışarıya. Kimin tarafından ışıklandırıldığını bilmediğim aydınlık yolda, içecek bir şeyler almaya giderken sadece girişini görebildiğim karanlık bir ara sokak dikkatimi çekiyor, aradığımın orada olduğunu hissediyorum, dalıyorum sokağa. Sokak kapkaranlık, sadece vücudumdan çıkan ışıkla görebiliyorum etrafımı ve o da git gide azalıyor, başkalarının da ışıklarına ihtiyacım olduğunu fark ediyorum ama o karanlık sokakta tek başınayım. Vücudumdan çıkan ışık iyice azaldığında, karşıma elinde bir bardak suyla, önündeki duvarı aşıp kavanozdaki gözlerimle uyuyan bana yardım etmeye çalışan ben çıkıyor. İçimde kalan son huzur zerreciğini de silkeleyip biraz daha yaklaşınca duvarda ufak bir kapı olduğunu fark ediyorum, kapıyı göstermek için hızlandığımda susuzluğum aklıma geliyor ve bardağa yöneliyorum, aniden vücudumdan çıkan ışık bitiyor, her yer kararıyor, aynı kahkaha tekrar başlıyor. Bu sefer daha da kısa sürüyor yatakta gözlerimi açmam.
 

Önümde biraz önce uyanmış beni görüyorum ve takip etmeye başlıyorum kendimi; evdeki bütün duvarları yıkıyor, ufak kapılı yeni bir duvar yapıyorum. Arkadaşlarımın gözlerini çıkarıp bir kavanoza koyuyorum, sonra bir tanesinin baş ucuna bir bardak su bırakıyorum. Kendi gözlerimi de çıkarıp bir kavanoza koyuyorum ve bir daha kalkmamak üzere yatıyorum yatağa. O iğrenç gülüşü bekliyorum fakat duyulmuyor..
 

Aynı iğrençlikle kendi kendime gülmeye başladığımda, titreyerek ve gözlerim dolu bir halde uyandım az önce. Oturduğum yerden kalkmaya korkuyorum, aynaya bakmaya korkuyorum, arkama bakmaya korkuyorum, gözlerim açıldı ama uyanmış olduğumdan bile emin değilim. Uyanık kalmak istediğimden de emin değilim, tekrar uyumak istiyorum ama aynı rüyaları görmekten korkuyorum, uyanık kalmak istiyorum ama aynı rüyada olduğumdan korkuyorum. Sanırım.....
 

 
başa dön